Ana içeriğe atla

Sponsorlu Bağlantı

Seyyah Kadın Girona Gezisi

Barcelona’ya gelmişken çokta uzak mesafede olmayan Girona iline gitmeye karar veriyoruz. Girona’ya gitmek için seyahat acentaları aracılığıyla bir tur bileti satın alabilirsiniz.
Ya da kendiniz gitmek isterseniz bildiğim kadarıyla tren ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Ben arabayla gitmeyi tercih ettim. Yanlış hatırlamıyorsam 1-1,5 saat gibi bir zaman diliminde varıyoruz.
Ben Girona ilinin Figueres kasabasına gittim. Çünkü Girona ilinde en gezilesi yer Figueres kasabası’dır. Yaşam biçimi olarak Barcelona’dan çok farkı bulunmamakta. Kasabaya adım attığınız andan itibaren sağda, solda, hatta yukarıda bir çok sokak showluk malzemeyle karşılaşacaksınız. Keyfini çıkarın!
Figueres Kasabasi
Figueres Kasabası, Sürrealist Ressam Salvador Dali’nin doğduğu yerdir, ziyaret edene tiyatromüzeden başka bir şey sunmuyor ama bence bu da yeterli. Figueres Kasabası’nda tek hedef olarak Dali Müzesi’ni ziyaret ediyoruz.
Müze aslında Salvador Dali’nin kendi için tasarladığı bir tiyatro. Sırf görünüşü bile sizi Salvador Dali’nin dünyasına çekiyor. Müzeye ilk girdiğinizde karşınıza aşağıdaki videoda da göreceğiniz Artemis heykeli karşılıyor. Koca göğüslü, koca kalçalı bir kadın. Zaten Salvador Dali abimizin bayanlarla arası da biraz enteresan.
Artemis Heykeli’nin altında bulunan araba zamanında Salvador Dali’nin kullandığı araçmış. Aracın içinde kendi heykeli ters şekilde duruyor. Arabanın içerisine para attığınızda yukarıdan yağmur yağan bir düzenek kuruluymuş. Sahiden bu kafaya nasıl sahip olabildin Dali!
Salvador Dali’nin büyük aşkı Gala için aldığı mücevherler ve Gala’nın portreleri de müzede bolca bulunmakta. En dikkatimi çeken şeylerden biri ise bazı tablolarla çift resim görebilmemizdi. Üç boyutlu eserleri bile farklı açıdan baktığınızda başka bir nesneye benziyordu.
İlgimi çeken bir diğer eseri de bir odada kocaman bir dudak figürü yer alıyordu. Ama karşıdan geçip baktığınızda bir yüz silueti ortaya çıkıyordu. Deli Dali! Tabi böylesi bir dâhiden kendisini çizmemesini beklemek olmaz. Kendisini çizdiği eserleri de bolca bulunmakta. Uzunca inceleyip kafa yormakta fayda var.
  • Üst kattaki tavanda ise Salvador Dali ayakları altına sizi almış hissine kapılıyorsunuz.
Girona Dali Müzesi
Salvador Dali deli gibi aşık olduğu sevgilisi Gala’nın da  tablolarını bulabilirsiniz. Bizimkiler olsa kıskançlıktan kudurur, ne rahat adam ruh hallerine girerler. Ama adam rahat, adam sanatçı, adam çizmiş ve adam çok deli!
  • Binanın bir kısmı kırmızı renkten oluşuyor ve üzerinde yumurta şeklinde yapılar göreceksiniz.
  • Tiyatro binasının hemen girişinde kocaman şekilde çıplak Gala’yı görüyorsunuz.

Emin olun Salvador Dali’yi anlayamayacaksınız!

Eee boşuna dememiş Salvador Dali; ‘Bir deliyle benim aramda tek bir fark var. Deli aklının yerinde olduğunu sanır. Bense deli olduğumu biliyorum.’
Tabi egosuna da eyvallah; ‘Efendim iyi ressam olmak çok kolaydır. Sadece iki şartı vardır. Birincisi İspanyol olmanız gerekir. İkincisi adınızın Salvador Dali olması gerekir.’
SALVADOR DALİ NELER YAŞADI DA BUNLARI RESMEDEBİLDİ DERSENİZ, SİZLERİ ŞÖYLE ALALIM;
Rivayete göre Salvador Dali, ölen abisinden 9 ay 10 gün sonra dünyaya gelir ve abisinin ismini koyarlar. Öleni doğanla yaşatırlar!
Salvador Dali 18 yaşında iken annesini göğüs kanserinden dolayı kaybeder. Annesinin ölümü travmatik olarak o kadar etkilemiş ki hakkında diyor ki ‘Hayatımın kusurlarını örten kadını kaybettim.’
Babasının baldızıyla evlenmesi ile evi terk eder. Madrid’e Güzel Sanatlar okumaya gider. Burada Freud gibi birçok kişiden etkilenir.
Fakat Salvador Dali için hayatının dönüm noktası biricik sevgilisi Gala ile tanışmasıdır. Gala arkadaşının aşkıdır! Görünen o ki Gala, Salvador Dali’ye kayıtsız kalamamış olacak ki onun için eşini ve bir çocuğunu terk edip Salvador Dali ile evlenir.
Bu evlilikte Gala özgürlüğüne, Salvador Dali ise ilham kaynağına kavuşmuş olur. Rivayetlere bakmak gerekirse özel yaşamları da oldukça çalkantılıdır. Salvador Dali Gala için der ki; ‘Gala beni evlat edindi. Ben onun yeni doğan çocuğu, oğlu, sevgilisiydim. Gala benden ölümün etkilerini söküp attı. Delirmememin nedeni, deliliğimi onun üstlenmesidir.’
Bu arada Girona’yı gezerken Casa Moner’de geleneksel tatlılardan birini yeyip, kahvenize Salvador Dali’nin anılarını eşlik edebilirsiniz.

Yorumlar

Sponsorlu Bağlantı

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlk Restoran Ne Zaman ve Nerede Açıldı?

Yaşadığımız yer ister küçük olsun ister büyük, hemen her sokakta restoran bulmak mümkündür. Restoranların yaygın olması, kuşkusuz ki yemek yemenin insanın en temel ihtiyacı olmasından kaynaklanır. Durum böyle olunca, tahmin edebileceğiniz üzere, restorancılığın tarihsel gelişimi oldukça eskiye dayanır.  Peki , ilk restoran hangi tarihte açıldı? Restorancılığın Başlangıcı Yemek kültürü çok gelişmiştir. 1700’lü yıllara kadar restoran kavramı ortaya çıkmamıştır.  İlk modern restoran, 1765-1766 yıllarında Paris’te Boulanger tarafından açılmıştır.  Bu sayede müşterilere seçenekler sunan anlayış ortaya çıkmıştır. O dönemdeki anlayışa göre, restoranın amacı, et suyu bulyonu ve çorbalarla kişileri sağlığına kavuşturmaktı. Adıyla ünlü ilk restoran, 1782’de Paris’te açılmıştır . Grand Toveme de Loundres adıyla açılan bu restoranda, yemek isimleri listelenmiş ve belli saatlerde tek kişilik masalarda servis yapılmıştır. İlk restoranın açılmasından sonra Fransız Devrimi gerçekleştiği için

Elektronik Müziğin Tarihi

Elektronik müzik 19. Yüzyılda birçok Amerikalı ve Avrupa mucitlerin, girişimcilerin çalışmaları sayesinde kendine altyapı hazırlamıştır. Bu altyapı için gerekli olan aygıtlar bahsi geçen kimseler tarafından farklı alanlarda kullanılması için tasarlanmış icatları müzik için yorumlanmış halidir. Elektronik müzik dediğimizde aklımıza ilk gelen tanım elektronik aletlerle yapılan müzik türü şeklinde olacaktır. Bu tanım kesinlikle doğru bir tanım. İlk elektronik müzik 1960 yılında ilk elektronik klavyenin icadıyla hayat bulduğu düşünülmektedir. Borulu elektronik enstrümanlar da elektronik müzik tarihinde yerini aldıktan sonra kullanımları yavaş yavaş artmaya başladı. İlk Elektronik Müzik Enstrümanı İlk olarak icat edildiği düşünülen enstrüman yaklaşık olarak 7 ton büyüklüğünde ve  Telharmonium  adındaydı. Pek yaygınlaşması mümkün olamayacak kadar kaba ve ağır olan bu enstrüman elektronik müzik tarihi içerisinde yerini almıştır. 1897 yılından üretilen bu cihazın  Thaddeus Cahill  adı

Pronoya Nedir?

Pronoya kelimesi okuduğunuzda paronaya kelimesini okuduğunuzu veya kelimenin eş anlamlısı olduğunu düşünmüş olabilirsiniz.  Oysa pronoya , paronoyanın tam tersine karşılık gelen bir kavram.  Her şeyin ve herkesin kendisine zarar verebileceği şüphesi anlamına gelen poronayanın tersi olarak pronoya, her şeyin hatta evrenin bile kendisinin iyiliği için var olduğu sanrısına kapılmak anlamına gelir. Pronoyayı   bir yaşam felsefesi olarak benimseyen insanların paranoyak olmuş olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Pronoya, dini yaklaşımla karşımıza çıkan versiyonuna örnek olarak ‘Takdir-i İlahi’ kavramı verilebilir. Kişi yaşadığı ne olursa olsun tanrısal bir iyilik olduğunu düşünür. Uzak Doğu felsefelerinin temel kavramları olan, “darma, karma, reenkarnasyon” üçlüsü de bir pronoya örneğidir. İnsanın bu dünyada var olma nedeni, tanrısal olana ulaşmaktır. Başımıza gelenlerde Darma’ya bir nebze daha yaklaşmamız içindir. Her ölüm aslında yeni bir doğum ve tanrısal olana ulaşma yolculuğun yeni