Ana içeriğe atla

Sponsorlu Bağlantı

Malmsteen’ın Kırmakta Zorlandığı Bir Gitar Üretildi

Rock yıldızları, on yıllardır gitarları parçalıyor. Pek çoğu da bu işe en az İsveç doğumlu gitar virtüözü Yngwie Malmsteen kadar hevesli. Global mühendislik grubu Sandvik, dünyanın ilk tamamen metal, kırılmaz gitarını üretti ve Malmsteen’in parçalama uzmanlığını gitarın üstünde kullanmasını sağlayarak en son teknolojilerini test etmeye karar verdiler.
Aşağıdaki videoda göreceğiniz gibi, gitarı parçalamak neredeyse imkânsız. Malmsteen, aslında, ilk defa biri dizi hareket yapsa da bunu başaramadı.
Sandvik Coromant’ta üretim süreci geliştiricisi olan Henrik Loikkanen, idolü Malmsteen’e olan hayranlığı sayesinden gençliğinden beri gitar çalıyor. Malmsteen bir enstrümanı imha ettiğinde ne olacağını anlamak için, Loikkanen Youtube’da bulabildiği her videoyu izledi.
Sandvik mühendisleri, sapı ve gövdesi arasındaki eklemleri ortadan kaldırdı. Bunun yerine, gitarın sapı ve klavyesi, daha önce hiç denenmemiş bir gitar konstrüksiyonu olan geri dönüştürülmüş paslanmaz çelikten yapılmış çubuklardan tek bir makinede imal edildi.  Hem sap hem de klavyeler, gitarın gövdesinin derinliklerine ulaşan dikdörtgen bir göbeğe yayıldı.
Klavye ve sağ gibi uzun, ince bileşenler, bozulmaya karşı özellikle savunmasızdır. Gelişmiş yazılım, sayesinde, ilk kesim yapılmadan önce frezeleme dijital olarak simüle edildi. Amaç; doğru alet seçimini sağlamak, üretim zamanından tasarruf etmek ve verimli süreçler geliştirmekti.
Bu arada, başka bir zorluk ortaya çıktı: gitar gövdesi, düşük ağırlıkta yüksek mukavemet ihtiyacı nedeniyle son derece karmaşık bir tasarımla nasıl üretilir. Bu nedenle gitarı 3D basmaya karar verdiler.
Lazerler sayesinde, ince titanyum tozu yataklarında bir tasarım öngörülerek malzemenin katmanlarını üst üste kaynaştırıldı. Her biri insan saçından daha ince olan katmanlar, gitarın gövdesine yerleştirildi.

Yorumlar

Sponsorlu Bağlantı

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlk Restoran Ne Zaman ve Nerede Açıldı?

Yaşadığımız yer ister küçük olsun ister büyük, hemen her sokakta restoran bulmak mümkündür. Restoranların yaygın olması, kuşkusuz ki yemek yemenin insanın en temel ihtiyacı olmasından kaynaklanır. Durum böyle olunca, tahmin edebileceğiniz üzere, restorancılığın tarihsel gelişimi oldukça eskiye dayanır.  Peki , ilk restoran hangi tarihte açıldı? Restorancılığın Başlangıcı Yemek kültürü çok gelişmiştir. 1700’lü yıllara kadar restoran kavramı ortaya çıkmamıştır.  İlk modern restoran, 1765-1766 yıllarında Paris’te Boulanger tarafından açılmıştır.  Bu sayede müşterilere seçenekler sunan anlayış ortaya çıkmıştır. O dönemdeki anlayışa göre, restoranın amacı, et suyu bulyonu ve çorbalarla kişileri sağlığına kavuşturmaktı. Adıyla ünlü ilk restoran, 1782’de Paris’te açılmıştır . Grand Toveme de Loundres adıyla açılan bu restoranda, yemek isimleri listelenmiş ve belli saatlerde tek kişilik masalarda servis yapılmıştır. İlk restoranın açılmasından sonra Fransız Devrimi gerçekleştiği için

Elektronik Müziğin Tarihi

Elektronik müzik 19. Yüzyılda birçok Amerikalı ve Avrupa mucitlerin, girişimcilerin çalışmaları sayesinde kendine altyapı hazırlamıştır. Bu altyapı için gerekli olan aygıtlar bahsi geçen kimseler tarafından farklı alanlarda kullanılması için tasarlanmış icatları müzik için yorumlanmış halidir. Elektronik müzik dediğimizde aklımıza ilk gelen tanım elektronik aletlerle yapılan müzik türü şeklinde olacaktır. Bu tanım kesinlikle doğru bir tanım. İlk elektronik müzik 1960 yılında ilk elektronik klavyenin icadıyla hayat bulduğu düşünülmektedir. Borulu elektronik enstrümanlar da elektronik müzik tarihinde yerini aldıktan sonra kullanımları yavaş yavaş artmaya başladı. İlk Elektronik Müzik Enstrümanı İlk olarak icat edildiği düşünülen enstrüman yaklaşık olarak 7 ton büyüklüğünde ve  Telharmonium  adındaydı. Pek yaygınlaşması mümkün olamayacak kadar kaba ve ağır olan bu enstrüman elektronik müzik tarihi içerisinde yerini almıştır. 1897 yılından üretilen bu cihazın  Thaddeus Cahill  adı

Pronoya Nedir?

Pronoya kelimesi okuduğunuzda paronaya kelimesini okuduğunuzu veya kelimenin eş anlamlısı olduğunu düşünmüş olabilirsiniz.  Oysa pronoya , paronoyanın tam tersine karşılık gelen bir kavram.  Her şeyin ve herkesin kendisine zarar verebileceği şüphesi anlamına gelen poronayanın tersi olarak pronoya, her şeyin hatta evrenin bile kendisinin iyiliği için var olduğu sanrısına kapılmak anlamına gelir. Pronoyayı   bir yaşam felsefesi olarak benimseyen insanların paranoyak olmuş olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Pronoya, dini yaklaşımla karşımıza çıkan versiyonuna örnek olarak ‘Takdir-i İlahi’ kavramı verilebilir. Kişi yaşadığı ne olursa olsun tanrısal bir iyilik olduğunu düşünür. Uzak Doğu felsefelerinin temel kavramları olan, “darma, karma, reenkarnasyon” üçlüsü de bir pronoya örneğidir. İnsanın bu dünyada var olma nedeni, tanrısal olana ulaşmaktır. Başımıza gelenlerde Darma’ya bir nebze daha yaklaşmamız içindir. Her ölüm aslında yeni bir doğum ve tanrısal olana ulaşma yolculuğun yeni