Ana içeriğe atla

Sponsorlu Bağlantı

Ay’ın Öteki Yüzü Karanlık Değil

Biz Ay’ın sadece bir yüzünü görüyoruz ancak Ay’ın öteki yüzü tamamen karanlık olmayabilir.
Bizler Dünya’dan sadece Ay’ın bir yüzünü görebiliyoruz ve bunu 1959 yılında Sovyet uzay aracı Luna 3, Ay’ın karanlık tarafının fotoğrafını gönderene kadar da bilmiyorduk.
Gezegenimizin uydusunun sadece bir tarafını görebildiğimiz bu duruma kütle çekim kilidi adı veriliyor. Dünya ile Ay’ın birbirine yakın olması ve birbirlerine yerçekimi gücü uygulamaları sebebiyle gerçekleşiyor.
Her iki tarafın da dönüşünü yavaşlatan bu gelgitsel güç, Ay’ın dönüşünü, oluşumundan kısa bir süre sonra yörüngesel hareketiyle eşit hale getirdi.
Ay, Dünya etrafındaki bir turu ile kendi ekseni etrafındaki dönüşünü aynı süre içerisinde gerçekleştiriyor: 28 günde. Biz buradan baktığımızda sürekli olarak Ay’ın aynı yüzünü görüyoruz. Ay’dan bize bakıldığında ise biz de sürekli gökyüzünde görünüyoruz.
Ay’ın aydınlık tarafı üzerinde çalışmalar yapılabildi çünkü bu yüzü görebiliyoruz. Ayrıca Ay’a inen astronotlar uydumuzun aydınlık tarafına indi, oradan NASA ile iletişime geçti ve Apollo görevinde toplanan tüm örnekler bu taraftan toplandı.
Ohio Eyal Üniversitesi’nden Wayne Schlingman’a göre Ay’ın karanlık yüzü bulunmuyor. Bunun sebebiyse Ay’ın öteki tarafının bizim bakış açımızla görülebilir konumda olmaması. Aslında Ay’ın her yüzü, tıpkı Dünya’daki gibi gece ve gündüzü yaşıyor.
Modern uydularla birlikte gökbilimciler, Ay’ın yüzeyinin bir haritasını çıkarmayı başardı. Ayrıca Çin tarafından gerçekleştirilen Chang’e 4 ile birlikte ilk kez Ay’ın öteki tarafına bir görev gerçekleştirilmiş oldu.
Araştırmacılar, Aitken Basin’e (Güney Kutup) giden Chang’e 4’ün, kraterin yüzeyiyle ilgili soruları cevaplamasını ve Ay toprağında bir şeylerin yetiştirilip yetiştirilemeyeceğini test etmesini bekliyor.
Bilim insanları, Ay’ı her geçen gün daha da çok tanımaya başladı ve tanımaya da devam ediyor. Chang’e 4, TV ve radyo yayınları gibi insan aktiviteleri sebebiyle Dünya’da ölçülemeyecek olan, Güneş’ten ve ötesinden gelen düşük frekanstaki radyo ışıklarını gözlemleyecek.
Rover göreviyle, Ay’ın tüm tarafları araştırılıyor, 2009’da NASA’nın LCROSS uydusu, Ay’ın kuzey ve güney kutuplarında su olduğunu keşfetti. Araştırmacılar, şimdi de Ay’ın hiç gün ışığı görmemiş kutup kraterlerini keşfetmeye oldukça yakın.

Tamamen Karanlık Değil

Bu kraterler Güneş ışığının ulaşamayacağı kadar derin ve ücra köşelerde. Yani Ay’ın kesinlikle karanlık noktaları fakat tamamen bir yüzü karanlık değil.

Yorumlar

Sponsorlu Bağlantı

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlk Restoran Ne Zaman ve Nerede Açıldı?

Yaşadığımız yer ister küçük olsun ister büyük, hemen her sokakta restoran bulmak mümkündür. Restoranların yaygın olması, kuşkusuz ki yemek yemenin insanın en temel ihtiyacı olmasından kaynaklanır. Durum böyle olunca, tahmin edebileceğiniz üzere, restorancılığın tarihsel gelişimi oldukça eskiye dayanır.  Peki , ilk restoran hangi tarihte açıldı? Restorancılığın Başlangıcı Yemek kültürü çok gelişmiştir. 1700’lü yıllara kadar restoran kavramı ortaya çıkmamıştır.  İlk modern restoran, 1765-1766 yıllarında Paris’te Boulanger tarafından açılmıştır.  Bu sayede müşterilere seçenekler sunan anlayış ortaya çıkmıştır. O dönemdeki anlayışa göre, restoranın amacı, et suyu bulyonu ve çorbalarla kişileri sağlığına kavuşturmaktı. Adıyla ünlü ilk restoran, 1782’de Paris’te açılmıştır . Grand Toveme de Loundres adıyla açılan bu restoranda, yemek isimleri listelenmiş ve belli saatlerde tek kişilik masalarda servis yapılmıştır. İlk restoranın açılmasından sonra Fransız Devrimi gerçekleştiği için

Elektronik Müziğin Tarihi

Elektronik müzik 19. Yüzyılda birçok Amerikalı ve Avrupa mucitlerin, girişimcilerin çalışmaları sayesinde kendine altyapı hazırlamıştır. Bu altyapı için gerekli olan aygıtlar bahsi geçen kimseler tarafından farklı alanlarda kullanılması için tasarlanmış icatları müzik için yorumlanmış halidir. Elektronik müzik dediğimizde aklımıza ilk gelen tanım elektronik aletlerle yapılan müzik türü şeklinde olacaktır. Bu tanım kesinlikle doğru bir tanım. İlk elektronik müzik 1960 yılında ilk elektronik klavyenin icadıyla hayat bulduğu düşünülmektedir. Borulu elektronik enstrümanlar da elektronik müzik tarihinde yerini aldıktan sonra kullanımları yavaş yavaş artmaya başladı. İlk Elektronik Müzik Enstrümanı İlk olarak icat edildiği düşünülen enstrüman yaklaşık olarak 7 ton büyüklüğünde ve  Telharmonium  adındaydı. Pek yaygınlaşması mümkün olamayacak kadar kaba ve ağır olan bu enstrüman elektronik müzik tarihi içerisinde yerini almıştır. 1897 yılından üretilen bu cihazın  Thaddeus Cahill  adı

Pronoya Nedir?

Pronoya kelimesi okuduğunuzda paronaya kelimesini okuduğunuzu veya kelimenin eş anlamlısı olduğunu düşünmüş olabilirsiniz.  Oysa pronoya , paronoyanın tam tersine karşılık gelen bir kavram.  Her şeyin ve herkesin kendisine zarar verebileceği şüphesi anlamına gelen poronayanın tersi olarak pronoya, her şeyin hatta evrenin bile kendisinin iyiliği için var olduğu sanrısına kapılmak anlamına gelir. Pronoyayı   bir yaşam felsefesi olarak benimseyen insanların paranoyak olmuş olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Pronoya, dini yaklaşımla karşımıza çıkan versiyonuna örnek olarak ‘Takdir-i İlahi’ kavramı verilebilir. Kişi yaşadığı ne olursa olsun tanrısal bir iyilik olduğunu düşünür. Uzak Doğu felsefelerinin temel kavramları olan, “darma, karma, reenkarnasyon” üçlüsü de bir pronoya örneğidir. İnsanın bu dünyada var olma nedeni, tanrısal olana ulaşmaktır. Başımıza gelenlerde Darma’ya bir nebze daha yaklaşmamız içindir. Her ölüm aslında yeni bir doğum ve tanrısal olana ulaşma yolculuğun yeni