Ana içeriğe atla

Sponsorlu Bağlantı

İlk Restoran Ne Zaman ve Nerede Açıldı?

Yaşadığımız yer ister küçük olsun ister büyük, hemen her sokakta restoran bulmak mümkündür. Restoranların yaygın olması, kuşkusuz ki yemek yemenin insanın en temel ihtiyacı olmasından kaynaklanır. Durum böyle olunca, tahmin edebileceğiniz üzere, restorancılığın tarihsel gelişimi oldukça eskiye dayanır. Peki, ilk restoran hangi tarihte açıldı?

Restorancılığın Başlangıcı

Yemek kültürü çok gelişmiştir. 1700’lü yıllara kadar restoran kavramı ortaya çıkmamıştır. İlk modern restoran, 1765-1766 yıllarında Paris’te Boulanger tarafından açılmıştır. Bu sayede müşterilere seçenekler sunan anlayış ortaya çıkmıştır. O dönemdeki anlayışa göre, restoranın amacı, et suyu bulyonu ve çorbalarla kişileri sağlığına kavuşturmaktı.
Adıyla ünlü ilk restoran, 1782’de Paris’te açılmıştır. Grand Toveme de Loundres adıyla açılan bu restoranda, yemek isimleri listelenmiş ve belli saatlerde tek kişilik masalarda servis yapılmıştır.
İlk restoranın açılmasından sonra Fransız Devrimi gerçekleştiği için Fransa’daki ünlü aşçılar işsiz kalmış ve çeşitli ülkelere göç etmişlerdir. 1794’de Fransa’dan kaçanların önemli kısmı Amerika’ya yerleşmiş ve restoran kültürünü yaymışlardır.
İlk Resaurant Nerede Acildi
Menülerin yazılması yeni akımlar ortaya çıkarmıştır. On dokuzuncu yüzyılda Antuan Careme, Aristokrat sınıfına hitap eden Grande Cuisine dönemini başlatmıştır. Bu dönemde çok sayıda yemek çok süslü şekilde sunulmuştur. Klasik mutfak dönemi olarak adlandırılan bu dönemde, restorancılığı etkileyen diğer isim Aguste Escoffier olmuştur. Escoffier’in oluşturduğu klasik ziyafet menüsünde, bir öğünde 10-14 çeşit yemek sunulmuştur.

Modern Dönemde Restorancılık

Modern menü anlayışının mimarı Ferdinand Point olmuştur. Point’in açtığı La Pyramide, çeşitli aşçıların eğitim yeri olmuştur. İkinci Dünya Savaşı da restorancılığın yaygınlaşmasında etkili olmuştur. Bu dönemde fabrikalar, bürolar ve okullar kendi yiyecek servis birimlerini kurmuşlardır.
Tüm dünyaya yayılan yeme akımlarından biri de Amerika’da başlayan hızlı yiyecek servisi (fast food) sunan restoranlar olmuştur. Sektör otomobillere servis ile başlamış, zamanla milyonlarca satışa ulaşmıştır.
Bu dönemde hızlı yemek tüketimine karşı yavaş yemek (slow food) akımı ortaya çıkmıştır. 1970’lerde İtalya’da desteklenen ağır yemek akımının öncüsü Carlo Petrini, yavaş yemek anlayışını anlattığı kitabında sağlıklı ve güzel bir yemeğin belli bir süreçte hazırlanabileceğini anlatmıştır.

Türkiye’de Restorancılığın Gelişimi

Türkiye’deki yemek kültürü, Yunan ve Mezopotamya kültürünün etkisinde başlamış, Osmanlı Devleti döneminde büyük önem kazanmıştır. Osmanlı döneminde geleneksel yemek aşçıları esnafı, kebapçılar ve köfteciler esnafı, yahniciler esnafı gibi farklı kollar oluşmuştur. 
Anadolu topraklarında açılan ilk restoran 1888’de İstanbul’da Galata’da hizmet veren ve daha sonra adı Abdullah Efendi olarak değişen Viktorya’dır. Restoran bugünkü adıyla Hacı Abdullah olarak, Osmanlı mutfağı ağırlıklı yemekler sunmaktadır.
McDonalds
Dünyadaki yiyecek sektöründeki gelişmeler Türkiye’yi de etkilemiştir. Türkiye’deki ilk McDonald’s 1986’da faaliyete başlamıştır. Türkiye, ülkelerin restorancılık anlayışının sıkı takipçisi olmuştur. Yemek kültürü oldukça zengindir. Dolayısıyla restoran işletmelerinin düzenlenmesi ve iyileştirilmesine yönelik çalışmalara duyulan ihtiyaç süreklidir.

Yorumlar

Sponsorlu Bağlantı

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elektronik Müziğin Tarihi

Elektronik müzik 19. Yüzyılda birçok Amerikalı ve Avrupa mucitlerin, girişimcilerin çalışmaları sayesinde kendine altyapı hazırlamıştır. Bu altyapı için gerekli olan aygıtlar bahsi geçen kimseler tarafından farklı alanlarda kullanılması için tasarlanmış icatları müzik için yorumlanmış halidir. Elektronik müzik dediğimizde aklımıza ilk gelen tanım elektronik aletlerle yapılan müzik türü şeklinde olacaktır. Bu tanım kesinlikle doğru bir tanım. İlk elektronik müzik 1960 yılında ilk elektronik klavyenin icadıyla hayat bulduğu düşünülmektedir. Borulu elektronik enstrümanlar da elektronik müzik tarihinde yerini aldıktan sonra kullanımları yavaş yavaş artmaya başladı. İlk Elektronik Müzik Enstrümanı İlk olarak icat edildiği düşünülen enstrüman yaklaşık olarak 7 ton büyüklüğünde ve  Telharmonium  adındaydı. Pek yaygınlaşması mümkün olamayacak kadar kaba ve ağır olan bu enstrüman elektronik müzik tarihi içerisinde yerini almıştır. 1897 yılından üretilen bu cihazın  Thaddeus Cahill  adı

Pronoya Nedir?

Pronoya kelimesi okuduğunuzda paronaya kelimesini okuduğunuzu veya kelimenin eş anlamlısı olduğunu düşünmüş olabilirsiniz.  Oysa pronoya , paronoyanın tam tersine karşılık gelen bir kavram.  Her şeyin ve herkesin kendisine zarar verebileceği şüphesi anlamına gelen poronayanın tersi olarak pronoya, her şeyin hatta evrenin bile kendisinin iyiliği için var olduğu sanrısına kapılmak anlamına gelir. Pronoyayı   bir yaşam felsefesi olarak benimseyen insanların paranoyak olmuş olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Pronoya, dini yaklaşımla karşımıza çıkan versiyonuna örnek olarak ‘Takdir-i İlahi’ kavramı verilebilir. Kişi yaşadığı ne olursa olsun tanrısal bir iyilik olduğunu düşünür. Uzak Doğu felsefelerinin temel kavramları olan, “darma, karma, reenkarnasyon” üçlüsü de bir pronoya örneğidir. İnsanın bu dünyada var olma nedeni, tanrısal olana ulaşmaktır. Başımıza gelenlerde Darma’ya bir nebze daha yaklaşmamız içindir. Her ölüm aslında yeni bir doğum ve tanrısal olana ulaşma yolculuğun yeni