Ana içeriğe atla

Sponsorlu Bağlantı

Şans Hayatımızı Ne Kadar Etkiliyor?

Hayat başarınız ya da mutluluğunuz şans veya talih kavramıyla alakalı mı? Yeni araştırmalar olabileceğine işaret ediyor. Kişinin başarı göstermesine etkileyen temel faktörler olsa da (yetenek, sebat, hayal gücü, meraklılık gibi), başarı tamamen kontrol edilebilen unsurlarla var olmuyor.

Adı Zor Telaffuz Edilenler Daha Şansızlar

Yani başarı aslında doğru zamanda doğru yerde olmanız anlamına geliyor. İsminiz mesela; adı A harfiyle başlayanlar istatistik olarak Z ile başlayanlardan daha başarılı oluyorlar. Adı zor telaffuz edilenler de keza biraz daha şansızlar.
Şansın iyisi de kötüsü de kendi üstüne birikerek devam eden bir olgu. Bir dizinin seçmelerine katılan iki oyuncuyu ele alalım. İkisi de eşit derecede iyi ve ikisinin de bir deneyimi yok. En nihayetinde yönetmen yazı tura atarak ikisinden birini seçiyor. İşte bu yazı tura şansından dolayı biri rolü kaparken diğeri eli boş dönüyor.
Bir sonraki seçmelerde yine bir araya geldiklerini varsayalım ve yine ikisi de eşit performans göstermiş olsunlar. Ama önceki seçmelerde rolü kapan oyuncunun artık bir deneyimi var ve bunu ötekinden bir adım öne taşıyor. Bir sonrakinde bu sefer deneyimli oyuncu yine işi alıyor çünkü artık ötekinden çok daha fazla tecrübesi var.

Matta Etkisi Nedir?

Yani bir yazı tura şansı sayesinde oyunculardan biri yıldız olurken, diğeri ortalardan kayboluyor. Bu duruma Matta Etkisi adı veriliyor. Hz. İsa’nın havarilerinden Matta’nın İncil’de anlatılan bir kıssasında, zengin daha zenginleşirken yoksul git gide daha yoksullaşıyor.
Matta Etkisi bize şunu gösteriyor: Hayata erken bir zafer veya başarıyla başlayan insanlar başarı grafiğini yükseltirken aksi meydana gelen kişilerin bu başarısızlığı atlatıp düzelmeleri zor oluyor. Örneğin çocuklukta geçirilen kötü tecrübeler (cinsel istismar, dayak, aşırı yoksulluk, anne baba ihmalkârlığı gibi) kişinin ömrü boyunca düzeltilemeyen çentikler açıyor.
Çocuk büyürken ne kadar çok güçlükle karşılaşırsa, hayatta o kadar geri kalabiliyor ve yetişkinlik dönemlerinde o kadar çok fiziksel ve zihinsel problemler yaşıyor. Tabii çok büyük zorluklar yaşamasına rağmen kendinden çok daha şanslı biriyle aynı veya benzer başarıyı gösteren bireyler de var ancak bu bireyler büsbütün istisnadır, kural değil. Araştırmalar güçlüklerle büyüyen çocuklara fırsat tanındığında bu durumu düzeltebileceğini de gösteriyor.
Bundan başka eğer bir toplumdaki sosyal fırsatlar bireylere eşit derecede dağıtılırsa, yeteneği olan insanlar eşit ve kolektif bir başarı gösterebiliyorlar. Ama bir insanın sahip olduğu yetenek ya da istidat, hayattaki şansı ve karşısına çıkan fırsatlardana daha önemli bir rol oynamıyor.
Bu durum hayatta bazı fırsatlar tanınmadığı için başarı gösteremeyen insanlarda, onların aksine fırsatlar sayesinde başarı gösteren insanlara karşı gücenme ve hasmane bir tutum doğuruyor. Ama bu duygular ve tavırlar yerine, zirveye çıkan insanların oraya gelmek için neler yapmış olabileceğini düşünmek bizim için daha sağlıklı olacaktır.

Yorumlar

Sponsorlu Bağlantı

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlk Restoran Ne Zaman ve Nerede Açıldı?

Yaşadığımız yer ister küçük olsun ister büyük, hemen her sokakta restoran bulmak mümkündür. Restoranların yaygın olması, kuşkusuz ki yemek yemenin insanın en temel ihtiyacı olmasından kaynaklanır. Durum böyle olunca, tahmin edebileceğiniz üzere, restorancılığın tarihsel gelişimi oldukça eskiye dayanır.  Peki , ilk restoran hangi tarihte açıldı? Restorancılığın Başlangıcı Yemek kültürü çok gelişmiştir. 1700’lü yıllara kadar restoran kavramı ortaya çıkmamıştır.  İlk modern restoran, 1765-1766 yıllarında Paris’te Boulanger tarafından açılmıştır.  Bu sayede müşterilere seçenekler sunan anlayış ortaya çıkmıştır. O dönemdeki anlayışa göre, restoranın amacı, et suyu bulyonu ve çorbalarla kişileri sağlığına kavuşturmaktı. Adıyla ünlü ilk restoran, 1782’de Paris’te açılmıştır . Grand Toveme de Loundres adıyla açılan bu restoranda, yemek isimleri listelenmiş ve belli saatlerde tek kişilik masalarda servis yapılmıştır. İlk restoranın açılmasından sonra Fransız Devrimi gerçekleştiği için

Elektronik Müziğin Tarihi

Elektronik müzik 19. Yüzyılda birçok Amerikalı ve Avrupa mucitlerin, girişimcilerin çalışmaları sayesinde kendine altyapı hazırlamıştır. Bu altyapı için gerekli olan aygıtlar bahsi geçen kimseler tarafından farklı alanlarda kullanılması için tasarlanmış icatları müzik için yorumlanmış halidir. Elektronik müzik dediğimizde aklımıza ilk gelen tanım elektronik aletlerle yapılan müzik türü şeklinde olacaktır. Bu tanım kesinlikle doğru bir tanım. İlk elektronik müzik 1960 yılında ilk elektronik klavyenin icadıyla hayat bulduğu düşünülmektedir. Borulu elektronik enstrümanlar da elektronik müzik tarihinde yerini aldıktan sonra kullanımları yavaş yavaş artmaya başladı. İlk Elektronik Müzik Enstrümanı İlk olarak icat edildiği düşünülen enstrüman yaklaşık olarak 7 ton büyüklüğünde ve  Telharmonium  adındaydı. Pek yaygınlaşması mümkün olamayacak kadar kaba ve ağır olan bu enstrüman elektronik müzik tarihi içerisinde yerini almıştır. 1897 yılından üretilen bu cihazın  Thaddeus Cahill  adı

Pronoya Nedir?

Pronoya kelimesi okuduğunuzda paronaya kelimesini okuduğunuzu veya kelimenin eş anlamlısı olduğunu düşünmüş olabilirsiniz.  Oysa pronoya , paronoyanın tam tersine karşılık gelen bir kavram.  Her şeyin ve herkesin kendisine zarar verebileceği şüphesi anlamına gelen poronayanın tersi olarak pronoya, her şeyin hatta evrenin bile kendisinin iyiliği için var olduğu sanrısına kapılmak anlamına gelir. Pronoyayı   bir yaşam felsefesi olarak benimseyen insanların paranoyak olmuş olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Pronoya, dini yaklaşımla karşımıza çıkan versiyonuna örnek olarak ‘Takdir-i İlahi’ kavramı verilebilir. Kişi yaşadığı ne olursa olsun tanrısal bir iyilik olduğunu düşünür. Uzak Doğu felsefelerinin temel kavramları olan, “darma, karma, reenkarnasyon” üçlüsü de bir pronoya örneğidir. İnsanın bu dünyada var olma nedeni, tanrısal olana ulaşmaktır. Başımıza gelenlerde Darma’ya bir nebze daha yaklaşmamız içindir. Her ölüm aslında yeni bir doğum ve tanrısal olana ulaşma yolculuğun yeni